Mevzuat Açısından

Mevzuat genel olarak olumludur ve AB mevzuatı ile uyumludur ancak halen bazı eksikler vardır.
• STK’ların ÇED süreçlerinde daha fazla söz sahibi olabilmesi ve Halkın katılımı toplantılarına ve İDK Toplantılarına katılımı için mevzuatla yeterli vurgu ve hüküm yoktur. STK’ların görüşlerinin dikkate alınacağına dair de kesin bir hüküm yoktur. Mevzuatta buna yer verilmelidir.
• Duyuru tarihleri ile “Halkın katılımı toplantıları ve İDK Toplantıları tarihleri arasında kalan süre yeterli değildir. Bu süre mevzuatla belirlenmeli ve en az iki ay olmalıdır.
• «ÇED Olumlu», «ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR» kararlarına itiraz ve dava açmak için tanınan süre yeterli değildir. Dosya hazırlamakta zorlanılmaktadır. Bu süre uzatılmalıdır.
• Proje Tanıtım ve ÇED Dosyası hazırlayan firmaların yatırımcı şirket ile doğrudan ekonomik ilişkisi olması sıkıntılıdır. Bu durumda ÇED firmalarının objektif olması zorlaşmaktadır. Dosya hazırlatacak yatırımcının Bakanlık bünyesinde oluşturulacak bir fona ücretini yatırması ve dosyaların Bakanlık tarafından sırasıyla ÇED firmalarına dağıtımı daha sağlıklı sonuçlar doğurabilir.
• Valiliklerin “ÇED Gerekli Değildir.” kararına yol açan düzenleme uygun değildir. Bu kadarın da Bakanlık tarafından verilmesi daha doğru olacaktır. Valilikler bünyesinde bu konularda uzman yeterli personel bulunmamaktadır. Son zamanlarda Valiliklerce çok fazla sayıda “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmektedir örneğin. Jeotermal yatırımlar ve bazı maden arama faaliyetleri gibi. İlgili maddenin kapsamı daraltılmalı, jeotermal enerji santralleri de ÇED sürecine alınmalıdır. Halkın bu konuda çok tepkisi vardır. Davalar açılmak zorunda kalınmaktadır. (Gülpınar Jeotermal projesi)
• Halkın katılımı toplantılarında ve İDK toplantılarında video-ses kaydı yapılmamaktadır, tüm konuşulanlar tutanaklara geçmemektedir. Kamera kaydı yapılmalı, tüm konuşulanlar ve itirazlar tutanaklara geçmeli ve bu tutanaklar kamuoyu ile paylaşılmalı, toplantılarda dile getirilen görüş ve öneriler ÇED Raporlarında dikkate alınmalıdır. Bu konu mevzuata konulmalıdır.
• STK’ların İDK toplantılarına katılımı her zaman mümkün olamamaktadır. Katılmalarına izin verildiğinde de, toplantının başında konuşabilmekte, ancak daha sonra dışarı çıkartılmaktadır. STK’lar ve yerel halkın temsilcileri İDK’ya asil üye olarak kabul edilmeli ve toplantıların sonuna kadar katılabilmeli, diğer kurumların öneri ve değerlendirmelerini dinleyebilmelidir. Bu konuda mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır. Akredite STK’lar belirlenebilir.
• SÇD (Stratejik Çevresel Değerlendirme) yönetmeliğinde bazı projeler için tanınan muafiyet uygun değildir. Bu muafiyetler kaldırılmalıdır.
• Henüz imzalanmayan Uluslararası Çevre Anlaşmaları, Sözleşmeleri hükümetimiz tarafından imzalanmalıdır: Aarhus, Espoo Sözleşmesi gibi…

STK' ların Durumu

• STK’lar ÇED Mevzuatı ve süreçleri hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Eğitimlerle kapasite arttırılmalıdır. Bakanlığın bu konuda STK’lara dönük eğitim faaliyetleri yok denecek kadar azdır.
• STK’lar ÇED süreçlerini takip etme ve yasal süreleri içinde dava açma konularında yeterli bilgi ve ekibe sahip değildir. Süreler kaçırılabilmektedir. Baroların desteğine ihtiyaç vardır. Avukatlık ücretleri oldukça yüksektir ve gönüllü hukuki desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.
• ÇED süreçleri, özellikle “Halkın Katılımı Toplantıları” yatırımcılar ve STK’lar tarafından karşılıklı savaş süreci olarak görülmektedir. Süreç normal seyrinde yürümemektedir. Halkın katılımı toplantılarının işlevi yerel halk ve STK’lar tarafından yeterince bilinmemektedir.

STK' lar - Halkın Katılım Toplantıları

• Yerel STK’lar Proje tanıtım dosyalarını ve ÇED dosyalarını inceleme ve görüş oluşturma ve raporlarını Bakanlığa sunma konusunda yeteri teknik ekip ve uzman desteğine sahip değildir. Bu konuda STK’lara eğitim verilmeli ve STK’lar arası ortak uzmanlar kurulu oluşturulmalıdır.
• Bazı durumlarda yatırımcı kendi özel güvenlik birimlerini, çalışanlarını, önceden çeşitli vaatlerle ikna ettiği yerel halkı toplantı salonuna önceden almakta, STK’lar ve yerel halk içeriye girememektedir. Girmeyi başarırsa da konuşturulmamaktadır. (Kozak Yaylası-Kubaşlar Köyü Halkın Katılımı Toplantısı)
• Toplantının sağlıklı bir şekilde yürümesinden sorumlu Bakanlık görevlileri, herkesin toplantıya sağlıklı bir şekilde katılımı için güvenlik görevlilerini göreve çağırma konusunda yetersiz kalmaktadır. (Kubaşlar Altın Madeni, Bergama Kapasite Artırımı Halkın Katılımı Toplantısı)
• Güvenlik görevlileri zaman zaman STK’ların ve civar köylerin toplantıya katılımını daha baştan engellemekte ve mekana yaklaştırmamaktadır. (Kirazlı Köyü Halkın Katılımı Toplantısı). Valilikler ve güvenlik görevlilerine halkın katılımının engellenemeyeceği ve toplantıya katılma hakkı olduğu konusunda bilgi verilmelidir.
• Toplantı gerçekleşse bile toplantıda dile getirilen eleştiri ve itirazlar raporlara, dosyalara yansımamakta, projenin gerçekleşmesi açısından hiçbir anlam ifade etmemektedir. (Çırpılar Termik Santralı Halkın Katılımı Toplantısı)
• Yapılamayan Halkın katılımı toplantıları ÇED Raporunda yapılmış gibi gösterilebilmektedir. (Kısacık Altın Madeni Projesi)
• Yerel Halk ve STK’lar projeye tepki olarak “bilgilenmek istemediklerini, projenin çevreye vereceği zararı bildiklerini belirterek, projeyi istemediklerini ifade etmek için” yatırımcı firma temsilcileri ve Bakanlık görevlilerinin toplantı mahalline girmelerini ve toplantının yapılmasını engellemektedir. (Dondurma Köyü Altın Madeni, Muratlar Köyü Altın Madeni, Kurşunlu Köyü Feldspat Projesi)

STK' lar ve İDK Süreci

• İDK Toplantılarına katılım ve görüş bildirme konusunda STK’lar çekimser davranmaktadır.
• Bakanlık da zaman zaman izin vermemektedir. (Çırpılar Termik 2. İDK). Ancak STK’lar katılım için girişimde bulundukça ve katıldıkça Bakanlık ve diğer kurumlar da buna alışacaktır.
• İDK öncesinde BİMER üzerinden itirazları yaygınlaştırmak için kampanya yürütülmektedir.

İlgili Kamu Kurumlarının Durumu

• İDK Üyesi bazı kurumların temsilcileri yatırımların çevreye etkileri konusunda görüş vermekte bilimsel inceleme ve araştırma yapmakta yetersiz kalmaktadır.
• Yatırımcı Bakanlıklar çevreye etki konusunda yeterlince duyarlı değildir. “Ne olursa olsun, yatırım olsun.” gibi bir tercihleri vardır.
• Dosyaları inceleme ve toplantılara katılım ve temsiliyet konusunda yeterli donanımda uzman görevlendirmemekteler.
• Politik baskıları geri çevirme ve bilimsel olarak görüş verme konusunda yeterince ve objektif güçlü davranmamaktadırlar.
• Yerel yönetimler ÇED mevzuatı ve süreçleri konusunda gerekli bilgi ve donanıma ve ekibe sahip değillerdir.

Hukuk

• STK’lar, ÇED kararlarına dava açmakta, çoğunlukla kazanmaktalar ancak durumlar değişmeye başlamıştır. Kazanılan davalar Danıştay’dan bozulmaya başlandı.
• “ÇED Gerekli Değildir.” ve “ÇED Olumlu” kararları için İdare aleyhine açılan davaların maddi külfetleri (avukatlık ücreti, dosya masrafları, bilirkişi ücretleri) STK’lar açısından karşılanamaz boyuta gelmiştir. Bu da hak arama mücadelesini sekteye uğratmaktadır.
• Barolardaki Çevre komisyonlarının daha aktif ve etkin hale getirilmesine ihtiyaç vardır. Çevre mevzuatı konusunda uzman hukukçulara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle Baro’larda mesleki eğitimlere ve gönüllü uzman hukukçuların da STK’lara destek vermesine ihtiyaç vardır.
• Savcı ve hakimlerin de Çevre Hukuku konusunda daha fazla iç eğitime ihtiyacı vardır.
40
• Hukuk kararları uygulanmamaktadır. Kararlarının uygulanmasına ihtiyaç vardır. (Bergama Altın Madeni Danıştay kararı gibi.)

ÇED Raporu Hazırlama Firmaları

• ÇED Dosyaları zaman zaman oldukça zayıf ve eksiktir. “Kopyala yapıştır” dosyalar ile karşılaşılmaktadır. Alanda yer alan bazı değerler (Foklar, kaplumbağalar gibi) raporlarda yok sayılmaktadır. Alan araştırmaları zayıftır. Raporların “Sosyal etki” kısımları zayıftır.

Medya

• Medya, ÇED süreçleriyle bilimsel olarak ilgilenmemektedir. Medya çalışanları ÇED süreçleri konusunda yeterli bilgiye sahip değildir.
• ÇED süreçleri, süreçte “Olay” çıkması halinde ancak haber olmaktadır: Halkın madencileri toplantıya sokmaması, jandarmanın-güvenlik kuvvetlerinin müdahalesi gibi.
• ÇED Süreci sonuna kadar takip edilmiyor. Günübirlik haberler yapılıyor.
• Yerel STK’larla medya ilişkileri zayıftır. Düzenli ilişki yoktur.
• STK’ların bir kısmı basın bülteni yazmayı bilmiyor.
• Yerel basın da bazen haber yapmayı bilmiyor. Eksik, yanlış bilgiler yer alıyor. Yeterince araştırma yapılmıyor.
• Haber okunsun diye olaylar popülerleştiriliyor, magazinleştiriliyor. (Ojeli eller elma topladı vb.)
• Bazen olay yerine gitmeden haber yapılıyor.
• Medya’nın büyük bölümü objektif, tarafsız yayın yapmıyor.
• Yandaşlık yapılıyor.
• Medya’da bilimsel dosyaların sayısı azalıyor.
• Ana akım medya çevre haberleriyle yeterince ilgilenmiyor.
41
• Muhalif gazeteler ÇED süreçleri ile daha fazla ilgili, Evrensel, Birgün, Aydınlık, Yeşil Gazete.

Çözüm Önerileri

• İlgili taraflar (Bakanlık, STK’lar, ÇED firmaları, yatırımcılar) ziyaret, çalıştay, toplantı, sempozyum, eğitim, yuvarlak masa toplantıları, atölyelerle bir araya gelmeli, birbirini anlamalı ve dinlemeli,
• ÇED süreçleri kavgalı değil, bilimsel yollarla kendi olağan seyrinde gitmeli,
• Uluslararası Çevre Hukuku’na uyulmalı.
• ÇED süreçlerinde hukuk kararları yerine getirilmeli, süreçler yeniden başlatılmamalı.
• Mevzuat düzenlemelerinde STK’ların görüşleri dikkate alınmalı, STK’ların ÇED sürecine aktif katılımına daha fazla yer verilmeli.
• Yerel Halkın kararına saygı gösterilmeli (ARTVİN-Cerattepe).
• STK’LAR basınla düzgün ve sürekli ilişki kurmalı, daha sık bir araya gelmeli.
• STK’lar daha iyi bültenler yazmalı.
• STK’LAR basın duyurularını zamanında yapmalı.
• Basın, STK’ların basın toplantılarını izlemeli, haber yapmalı.
• Basın, tarafsız, bilimsel, takipçi haber yapmalıdır.